Mood: don't ask
Fırına geldiÄimde, ortalıkta ekmek görünmüyordu. Eski bir dostum olan fırıncı:
- Biraz bekleyeceksin hocam, dedi. Iki-üç dakikaya
kadar çıkartıyorum.
Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken,
içeriye yaÅlıca bir adamın girdiÄini gördüm. EskimiÅ
ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu. Selâm verdikten sonra:
- Ekmeklerimi alayım, dedi. Benim ikizler acıkmıÅtır.
Fırıncı,adamın kendisine uzattıÄı torbayı alarak
tezgâhın altına eıildi ve bir gün öncesine ait olduÄu anlaÅılan ekmeklerden dört beÅ tane koydu. Ekmeklerden bazılarının altı yanmıÅ, bazıları da her nedense Åeklini kaybetmiÅti. Fırıncıya doÄru sokularak:
- Neden taze ekmek vermiyorsun? dedim. Biraz sonra
çıkacak ya!..
Fırıncı:
- Bozuk ekmekleri kendisi istiyor, dedi. Çok fakir
olduÄundan, ona yarı fiyatına veriyorum.
- Kim bu adam? diye sordum.
- Kore gâzilerinden, dedi. OÄluyla gelini bir trafik
kazasında vefat edince, ikiz torunlarını yanına
almıÅtı. Yıllardır onlara bakıyor, hem de çok az bir
maaÅla.
Fırıncının anlattıklari karÅısında içimin yandıÄını
hissediyor ve ufak da olsa bir Åeyler yapmak
istiyordum.
- Aradaki farkı ben vereyim, dedim. Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler.
Fırıncı, teklifimi kabul etti ve biraz sonra çıkan
sıcak ekmekleri büyük bir umursamazlıkla adamın
torbasına doldururken:
- Çok Åanslısın hacı amca, dedi. Çocuklar için bugün
sana pasta gibi ekmek vereceÄim. YaÅlı adam, bir evlât sevgisiyle kucakladıÄı torbayı göÄsüne bastırırken:
- Allah senden razı olsun evlâdım, dedi. Bugün onların doÄum günleri olduÄunu nereden anladın?..
Posted by emineee
at 3:37 PM EET
Updated: Wednesday, 13 February 2008 3:51 PM EET
Post Comment | Permalink | Share This Post
Updated: Wednesday, 13 February 2008 3:51 PM EET
Post Comment | Permalink | Share This Post